Ne arayalım?

ARAMIZA KATILIN

BİZE ULAŞIN

Adres:

E-posta:

host/bin/bilisimlife.dll

iletisim@bilisimlife.net




 
Rserit
Developer
       
 1026  
 278

Insanoğlu Belgeseli (The Mankind) 10. Bölüm

Merhabalar.
Insanoğlu belgesel notlarının sona ermesine son iki bölüm kaldı. Bu bölümde Amerika'nın iç savaşını, Afyon ticartini, Ingiltere'yi, kolera salgınını, makinenin icadı gibi birçok şeyi anlatan olaylar ele alınmış.

Uzatmadan 10. bölümdeki notlara geçelim.


Ekim 1781, Persilvanya’nın ıssız ormanları. Tek başına bir binici. Elinde dünyayı değiştirecek bir belge var. Bir gün önce Virginia Yorktown’da devrin ordusu 7 binini esir alıp Ingilizleri alt etmiş. 6 senelik bir mücadelenin sonu. Derme çatma devrin güçleri dünyanın en büyük askeri gücünü yendi.

Ingiliz Imparorluğunu yendiler.

Yarbay Tench Tilghman (https://en.wikipedia.org/wiki/Tench_Tilghman),  George Washington tarafından kritik bir görev için bizzat seçildi. Ingilizlerin resmen teslim olduğuna dair belgeyi, Philadelphia’daki kongreye götürdü. Ingilizlerin Kuzey Amerika’daki egemenliği sona erdi. Yepyeni bir ulus doğuyor: Demokrosi.




Devrim Fransa’da da patladı. Yunanistan’da, Polonya’da, Belçika’da tahtlar değişiyor. Haiti’de eski köleler zincilerini kırıyor. Bolivya’da Kolombiya’da Peru’da isyancılar Ispanyol Imparatorluğunu kovuyor.


Tam da bu esnada başka bir devrim doğuyor. Bu, dünyada yaşayan her insanın hayatını değiştirecek: Sanayi devrimi.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Sanayi_Devrimi)

Insanlık 100 bin yıldır alet yapıyor. Insan bedeninin sınırlarını aşmak için. Bütün isteğimi doğayı kontrol etmek. Ama her şey kas gücüne bağlı. Şimdi ise insanlık potansiyel olarak sınırsız bir güç barındıran bir şey geliştiriyor: Makine.

Ingiltere’nin kuzeyi, 1768. Richard Arkwright: Hırslı doğuştan girişimci, kendi kendisini yetiştirmiş (https://en.wikipedia.org/wiki/Richard_Arkwright).



Arkwright’ın derdi, pamuğu kusursuz bir şekilde gerecek bir cihaz üretmek. Saatçi John Kay, hassas cihaz mühendisliğini katıyor işe. Iki adam geceleri gizlice çalışıyor. Komşular büyücülük yaptıklarından şüpheleniyor.


Ancak üretecekleri cihaz sanayi çağını doğuracak. Tabi bir de tüketim toplumunu.  Arkwright’ın düzeneği pamuğu insan elinden çok daha iyi şekilde geliştiriyor. O artık dünyanın ilk büyük sanayicisi. Yeni bir iş yeri türü oluşturuyor: Fabrika. Ülkenin dört bir yanına suyla çalışan fabrikalar birbiri ardına açılıyor.

20 yıl içinde Ingiltere’de pamuk üretimi elle girilen 114 bin kilodan makineyle irilen 3.6 milyon kiloya. 1850 yılına gelindiğinde Ingiltere’de 4 bin fabrika oldu. Fabrikalar dünyamızı inşa ediyor. Bütün bunların oluşumu ise milyonlarca yıl süren doğal bir kaynak sayesinde gerçekleşiyor. Yer altının derinliklerinde gizli: Kömür. Kadim yağmur ormanlarından geliyor. Yerin altında iyice sıkışmış, 300 milyon yıldır gömülü. Her parçası güneş enerjisi barındırıyor. 

Hayat ateşleniyor. Kömür buhara dönüşüyor. Kitlesel ulaşım çağı açılıyor. Buhar demir yollarını açıyor. Insanlık zamanı ve mekanı fethediyor.

Demir yolu o güne kadar karşılaşmadığımız kadar zorlukta olan mühendislik problemlerini de taşıyor.
1852, Batı Virginia. Insanlık dağları deliyor. Demiryolu Baltimore Orta batıya bağlıyor. 608 m’lik dağlık arazi aşıldı.



Kömür, buhar ve yepyeni bir duygu: Sürat.
Daima daha ileri, daha hızlı gitmek istedik. 5 bin yıl önce at bir günde aldığımız yolu 3 katına çıkardı. Trenleyse 10 kat daha hızlı gidiyoruz.

Baltimore Ohio demiryolu (http://en.wikipedia.org/wiki/Baltimore_and_Ohio_Railroad), Amerika’nın en iddialı tünel projesi. Sorumlusu Benjamin Latrobe Junior (http://en.wikipedia.org/wiki/Benjamin_Henry_Latrobe,_II) . Bir mimarın oğlu, Amerika’nın en önde gelen mühendislerinden biri.



Karşılaştığı engel Accolation Dağları. Doğu sahiliyle kıta arasında duvar gibi yükselen kayrak taşıyla kireç taşı. Latrobe’un delmesi gereken kaya 1200 metre kayalığında.

Patlayıcı kuvvet barut. Kas gücü yeni bir öncü tipi. Irlandalı göçmen, Amerika’nın yurtdışında doğmuş nüfusunun %43’ü. Irlanda’daki patates kıtlığından kaçtılar.



Burada günde 1 dolardan az kazanıyorlar. Ama uygarlığın öncüleri olarak anılıyorlar.
Bir New York gazetesi şöyle bahseder: Bu cumhuriyetin dokusunu oluşturan birçok yeni güç var. Buhar gücü, beygir gücü ve Irlandalı gücü. Sonuncusu hepsinden daha çok çalışıyor.

Latrobe, inşaatı hızlandırmak için iki ayrı uçtan kazıyorlar. Her biri 600 ton kaya kaldıran 300 adam ortada buluşmak için yarışıyorlar. Aralarında sadece birkaç metre kaldı. Barut son kez patlatıldığında 2 tünel birleşecek. Ama kimse uyarı işareti vermiyor?

Bir kişi öldü. Ötekiler ağır yaralı. Amerika’nın en iddialı projesi her 1,5 metrede bir 1 işçinin canını alıyor. Yapımın başlamasından 2,5 yıl sonra proje tamamlanıyor. Insanlar bir önceki kuşağın günlerce süren yolculuğunu artık birkaç saatte alıyorlar.

Bkz: https://en.wikipedia.org/wiki/Kingwood_Tunnel

Fabrikalar ve demir yolları insanlığın en büyük göçlerini başlatıyor. 50 yıl içinde nüfus 3 katına çıkarak 150 milyon oluyor. Ancak sanayi kenti aşırı kalabalık ve kirli. Salgınlar için gayet uygun bir üreme alanı. O tarih boyunca görülmüş en büyük katil. 14. yy’da Asya’yla Avrupa’daki insanları öldürdü: Veba.

1854, Londra. Sanayinin en büyük şehri. Nüfusu 2,5 milyon. 1/3’ü gecekonduda yaşıyor. Sayı 1 odada 8 kişiye, bir eve 40 kişiye kadar çıkıyor. Bugün Hindistan’ın Mumbai şehrinden 2 kat daha kalabalık.
Burg caddesi 40 numarada ilk kurban veriliyor. Sera Luis’in 5 aylık kızı Kolera’dan öldü.

Vibrio Kolera (http://tr.wikipedia.org/wiki/Vibrio_cholerae), her 13 dakikada bir sayısını 2’ye katlayan bakteri dizisi. Mideye ve bağırsaklara saldırıyor. Sağlıklı bir yetişkini birkaç saatte öldürebilir.



Londra’da sadece 3 gün içinde 127 kişi öldü. Kimse kaynağı bilmiyor. Tedavisi yok. Ancak bir kişi bunu durdurmaya kararlı. Dr. John Snow (http://en.wikipedia.org/wiki/John_Snow_(physician)), bir kömür işçisinin oğlu. Kötü koşullara hiç yabancı değil. Bir bilim insanı.

Bir dedektif titizliğiyle çalışıyor. Salgının kaynağını bulabilmek için hayatını tehlikeye atıyor. Doktorların çoğu salgının kötü havanın yaydığını sanıyor. Snow ise daha önceki salgınları inceledi. Koleranın sudan kaynaklandığından emin.

Kolera 300 yıl boyunca Hindistan’da kapalı kalmıştı. Ama insanlar Trenle ve gemiyle uzaklara gittikçe hastalık da onlarla ilerliyor. Rus şehirlerinin tamamı yok oldu. 1 milyon ölüm var. Polonya, Almanya… Sadece Paris’te 19 bin kişi öldü. Amerika’da sayı 150 bin.

Londra’da 1,5 metre kareden daha küçük bir alanda sadece 2 hafta içinde 600 ölü var. Ilk kurban Luis’in küçük kızı. Bebeğini kaybettikten sonra şimdi sıra kocasına geliyor. Mide krampları, susuzluk hissi, kusma, ishal…

Snow kurbanların davranış kalıplarını inceliyor. Yakında Eley mühimmat fabrikası var. Burada çalışan işçilerden 18’i öldü. Snow bulgularını bir haritaya döktü. Bir ölüm haritası yaptı. Küçük bir mahallede 578 kişi aralarında bir bağlantı olup olmadığını görmek için kullandıkları su pompalarının listesini çıkardı.

Broad Caddesi pompasına 100 metre mesafede 2800 kişi yaşıyor. Çoğu bu suyu içiyor. Yetkililer bu pompayı kapatmayı kabul etmiyor.

Derken bu kalıba uymayan yeni bir kurban çıkıyor. Kuzey Londra’da, Broad Caddesindeki pompaya yakın oturmuyor. Doktorun hipotezi yanlış olabilir mi? Ama kurbanın ismi tanıdık: Suzuanna Eley. Eley Brothless’dan, bu 18 işçinin öldüğü fabrikanın adı.

Eley’in annesi bölgeye birkaç yıl önce taşınmıştı. Ama Suzuanna orta Londra’nın suyunu tercih ediyordu. Bu yüzden de oğulları ona her gün Broad Caddesi pompasından su getiriyordu.

Snow’un aradığı kanıt işte buydu. Yetkililer artık inkar edemezdi. Katilin Broad Caddesindeki su pompası olduğu kesinleşmişti. Açıkta akan lağamdan sadece birkaç metre ötedeydi. Öldürücü lağam, çatlaklardan ve yarıklardan sızarak su pompasına karışmış.

Yetkililer pompanın kolunu çıkarınca salgın sona eriyor.

Snow’un hastalığın yayılma kalıbını çıkarma yöntemi bugün hala kullanılıyor.
 
Bkz: https://www.udel.edu/johnmack/frec682/cholera/ (Dr. Snow’un çıkarttığı harita)
Bkz:
https://en.wikipedia.org/wiki/1854_Broad_Street_cholera_outbreak

Açık lağamların kokusu artık dayanılmaz hale getirdi. Şehre Büyük Leş diyorlar.

Ingiliz parlamentosu harekete geçiyor. Londra kanalizasyon sistemi: Şehrin altından geçen 2080 km uzunluğunda bir tünel. 260 milyon adet özel olarak pişirilmiş tuğla. Sonraki 40 yıl içinde diğer ülkelerdeki kanalizasyon sistemleri suyla bulaşan hastalıkları azaltıyor.

Bkz: https://en.wikipedia.org/wiki/London_sewerage_system (Londra Kanalizasyon Sistemi)

Mühendislik, icatlar ve yeni kaynaklar sanayi çağında Ingiltere’yi dünyanın en büyük ülkesi yapıyor. 17 milyonluk küçücük bir adada küresel mücadele tetikleniyor. Dünyanın kömürünün yarısını, pamuklu malların ise 4/5’ünü, Londra bankalarındaki mevduat, dünyanın finansal merkezlerinden hepsinden daha fazla.

Küresel ticarete egemenlik eden bir ülke haline geliyor. Kendisinden 40 kat daha büyük bir ülkeye meydan okuyacak kadar güçlü hale geliyor. Bu öyle bir ülke ki sanayi çağının getirdiği avantajlardan kaçıyor: Çin.

12 Aralık, 1838, Canton, Güney Çin. Bir ölü yürüyor.

Boğularak ölüme mahkum. Ingiliz tüccarlar bakıyor. Birazdan yapacaklarıysa savaşı tetikleyecek.
Savaş dünyanın en karlı malı yüzünden çıkıyor: Afyon.  Haşhaş çiçeğinin tohumundan çıkarılıyor. Beyindeki doğal bir maddeyi harekete geçiriyor. Bu madde zevk ve ödün duygularının kontrol eden  dopamin (https://tr.wikipedia.org/wiki/Dopamin). Mutluluk ve coşku duygusu veriyor. Fiziki olarak bağımlılık yapıyor.

Imparatorun uyuşturucu işlerine bakan veziri Ingiliz Kraliçesi Victoria’ya şöyle diyor: Hangi hakla bu zehirle Çin halkını zehirlersiniz? Kâr edeceksiniz diye insanlara zarar veremezsiniz. Sizin vicdanınız yok mu? Imparator kendisi de kullanmasına rağmen uyuşturucuyu yasaklıyor. 2 binden fazla Çinli satıcı hapse atılıyor veya idam ediliyor.

Holeo Chine de ölüme mahkum edildi. Imparator Çin’deki Ingiliz tedarikçiye bir mesaj veriyor. James Ennis, sert, sağı solu belli olmayan bir uyuşturucu kaçakçısı. En değerli müşterisini kurtarmaya kararlı.

Ingilizler bu en karlı işi yapmakta kararlılar. Ingiliz hazinesine giren paranın 1/6’sını sağlıyordu onlara. Bir yıl içinde Ingiliz savaş gemileri Çin sahillerini bombalıyor. Çin’in insan gücü Ingiltere’nin 26 katı. Ancak Ingiltere’nin ateş gücü Çin’den 10 kat fazla. Eski düzen yenisine yol veriyor. Sonraki 40 yıl içinde Ingiltere’nin Çin’e afyon satışı yılda 5 milyon kiloya ulaşıyor. Bugünün parasıyla 1 milyar dolarlık bir değer.

Bkz: https://en.wikipedia.org/wiki/First_Opium_War (Ilk Afyon Savaşı)
Bkz:
http://www.pdavis.nl/China.htm (Afyon Savaşının detayları)

Çok geçmeden dünyanın en büyük imparatorluğunu kuruyor. Güney Afrika’dan Avustralya’ya, Hong Kong’dan Kanada’ya kadar, topraklarında güneşin hiç batmadığı bir küresel imparatorluk.

Atlantik’in öte yakasındaysa geçmişle gelecek arasında başka bir çatışma çıkıyor. Amerikan ulusu bölünüyor.

Sanayici kuzey, ziraatçi güneye karşı. Eyaletler tarımla zenginleşti, fakat ekonomi 4 milyon kölenin emeğine dayanıyor. Güney ayrılıyor. Amerika’nın yeni başkanı Abraham Lincoln ülkeyi bir arada tutabilmek için ne gerekiyorsa yapacak.

Sanayinin gücü bu çağdaki savaşın anahtarı olacak. Yeni bir savaş çağı başladı. Amerika bölündü. Kuzey birliğini koruma, güneyse köle ekonomisini koruma peşinde. Temmuz 1863, Gettysburg, Pensilvanya (http://en.wikipedia.org/wiki/Battle_of_Gettysburg).

2 yıl süren iç savaştan sonra konfederasyon ordusu kuzeyi işgal ediyor. Birlik Ordusunu kovalıyorlar. Ancak Er Ruben Rook yerinden kıpırdamıyor. 22 yaşında, idealist, yurtsever.

Bu Amerika toprağının gördüğü en kanlı savaş olacak. Kuzeydeki Birlik Ordusuna üstünlük sağlanıyor. En yeni askeri teknoloji: 52 kalibrelik şart karabina. Kuzeydeki fabrikalarda 90 bin adet üretildi. Asilerin tüfeklerine göre 4 kat daha hızlı. Ayrıca 5 kat daha öldürücü. Bunun sebebi de içine konulan şey: Aerodinamik kurşun mermi (https://tr.wikipedia.org/wiki/Aerodinamik).

 Mini top. Kuzeydeki fabrikalarda 400 milyon adet imal edildi. Birinci gün asiler birlik hatlarını itiyor. Gettysburg kasabasına doğru. Güneş batarken 9 bin asker ya ölü ya da yaralı.

Bacağına kurşun yiyen Ruben, çapraz ateş altında. Bu savaşta 600 bin kişi ölecek. Ancak bu kıyım tıbbın ilerlemesini sağlıyor. Sahra Hastaneleri ön cephede. Uzman doktorlar da var.

Başka kloroform olmak üzere anestezi ilk kez kullanılıyor. Savaş boyunca yapılan cerrahi müdahalelerinin %95’inde uygulanıyor. Kadın hemşirelerin varlığı hijyeni var hasta bakımını oldukça ileri taşıyor. Hayatta kalma oranı %60’a fırlıyor. Ruben’in yaraları iyileşecek. Çiftliğindeki hayatına dönecek.

Bkz: https://eksisozluk.com/gettysburg-meydan-savasi--1742859


Birlik askerleri püskürtüldü. Ancak kuzeyin üstün altyapısı savaşı kendi lehine çevirecek. Modern fabrika daha çok silah üretmenizi sağlıyor. Gettysburg’e bir gün içinde 15 bin ikmal malzemesi ulaştırıldı. Konfederasyonun ilerleyişi durduruldu. Savaşın seyri değişti. 4 ay sonra Lincoln savaş meydanını bir mezarlık olarak kutsadı. Gettysburg konuşması hazırladı.  

Amerika’nın 4 milyon kölesi artık özgür. Birlik iç savaşı kazandı. Ulus bir kez daha birleşti.

3 kuşak boyunca insanlık yeni özgürlükler kazandı ve yeni güçlere hakim oldu. Bütün dünyaya yayılan sanayi tempomuzu arttıracak. Yeni tehlikeler de oluşturacak ama bizi çok daha yükseklere çıkaracak.

Yazan ve düzenleyen: Recep ŞERIT



Bu bölüm için ayrı birçok kaynak var. Onları da yeri geldiğinde paylaşacağım.

Keyifli okumalar,
Recep.

Developer.