Ne arayalım?

ARAMIZA KATILIN

BİZE ULAŞIN

Adres:

E-posta:

host/bin/bilisimlife.dll

iletisim@bilisimlife.net




 
Rserit
Developer
       
 1026  
 278

Insanoğlu Belgeseli (The Mankind) 8. Bölüm Notları

Merhabalar.
Günümüzde yaptığımız, yediğimiz ve gördüğümüz çoğu şey bu bölümde geçti. Birçok konu yine bu bölümde değinildi ve insanlığın bazı şeylere duyduğu sevgi / haz farklı arayışlara çıkarıyor.

Anahtar kelimeler: Korsan, gümüş, And Dağları, bakır sülfat, dolar işareti, mısır, şeker, lale, Hollanda, Afrika, kölelik, Hindistan, Tac Mahal.

Hikayemiz şöyle:

Çok kalabalığız, farklı dünyalarımız var; aynı arzuları paylaşırız.

Dünyanın En Başarılı Korsanı ve Gümüşün Küresel Para Ekonomisi Haline Gelişi

1579, Pasifik Okyanusu. Güney Amerika açıkları. Görevdeki bir gemi yeni korsanlık çağını başlatıyor. Küçük ve hızlı bir gemi var. Dümende bir çiftçinin oğlu, korkusuz denizci. Tarihin en başarılı korsanı, bir Ingiliz: Frencis Drake (http://tr.wikipedia.org/wiki/Francis_Drake).



Gözlerini değerli madenlerle yüklü Ispanyol kalyonuna dikmiş. Gizli suç ortağıysa Ingiltere Kraliçesi I. Elizabeth. 70’ten fazla bir Ispanyol gemisini çoktan yağmaladı. Ispanya Kralı başına ödül koydu, ölü ya da diri getirene günümüz parasıyla 10 milyon dolar verilecek.

Ispanyol gemileri 26 ton gümüş taşıyordu. Değeri günümüzde 30 milyon dolar. Zararsız gibi gözüken Frencis’in gemisi 14 gündür takipteydi. Frencis’in planı Ispanyol gemisinin ana direğini nişan almaktı.



Bu tarihin gördüğü en büyük korsan ganimeti. Bu Ingiltere’nin tüm dış borçlarını ödeyeceği gibi aynı zamanda 1 yıl da desteklemeye yeterdi.

Amerikan gümüşü, yeni küresel ekonominin anahtarıydı. 50 yıl içinde Ispanyol ve Portekizliler, Kuzey’de Meksika’dan Güney’de Arjantin’e kadar imparatorluk kurdular.

Güney Amerika’da And Dağları’nda (http://tr.wikipedia.org/wiki/And_Da%C4%9Flar%C4%B1) yapılan bir keşif insanlığın öyküsünde yepyeni bir çağ açacak: Potosiv
(http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nka_%C4%B0mparatorlu%C4%9Fu). Gümüşten oluşmuş bir dağ.
170 milyon yıl önce kıtasal levhaların çarpışmasıyla oluşan And Dağları, dünyanın en büyük gümüş rezervlerine sahip. Magma, zengin gümüş damalarını yüzeye itiyor. Böylece potosyo oluşuyor.



Gümüş damarlarının kalınlığı 3,5 m kalınlığa kadar çıkıyor. 20 yıl içinde dünyanın en zengin madeni bitine, Ispanyol mühendisler bir sorunla karşılaşıyor.

Kalan gümüş bilinen ısı yöntemleriyle çıkarılmıyor. Amerika’nın zenginlikleri kayanın içinde.



Ancak 1573’te yeni dünyaya gelen bir adam, bu dünyanın kapısını açacak bir anahtara, gizli bir formüle sahip. Bu adam Bartolome de Medina (http://en.wikipedia.org/wiki/Bartolom%C3%A9_de_Medina). Deneyci, yenilikçi ve girişimci.



Bir Ispanyol tüccarı, servet kazanmak için 8 bin km yol almış. Kafasındaki fikir, yeni şehirler ve imparatorluklar kurulacak. Gümüş çıkarmak için civanın kullanıldığı bir formül var. Ancak Avrupa’da işe yararken sonra başarısız oluyor. Medina, And Dağları’nın bakır bakımından yetersiz olduğunu anlamıyor. Aylarca deney yapıyor. Sonunda bir çözüm buluyor. Gerekli madde bronzlaşmak için kullanılan sıradan bir madde: Bakır sülfat.



Civayla reaksiyona giren bu madde gümüşü katığından ayırmak için gerekli katalizör. Yılda 220 ton gümüş çıkarılıyor. Potosi dünyanın en yoğun sanayi şehri oluyor. Ispanyollar 3 büyük fırından her yıl 2,5 milyon kg sikke elde ediyorlar. Dünyanın ilk evrensel kuru: Hesas Dehaço. 8 parçadan oluşuyor. Bir gümüş sikke günümüzde 80 dolar. 1857’ye kadar Birleşmiş Milletler’de geçerli olacak olan para.



Ispanya kralının tomarı ve sütunları (Herakles sütunları) bugün dünyanın en bilinen sembolü haline geldi: Dolar işareti (Herakles sütunları, plus ultra) (Ek olarak aşağıda bir video olacaktır).



Ispanyol filosu Amerika’dan 30 bin ton gümüş taşıyor. Atlantik Okyanusu’nda yeni bir ticaret yapılıyor. Yeni ticaret merkezleri yükseliyor: Londra, Sevilla, Lizbon ve kıyıdaki küçük bir ülke olan Hollanda.

Hollanda'da Ticaret, Lale Hisseleri ve van Goyen

Hollanda, dünyanın en zengin ve yoğun ticaret merkezi haline geliyor, en yoğun olduğu şehri ise Amsterdam.
Burası dünyanın en olası patlama tetiğini çekmek üzere ve geleceğini bir çiçeğe bağladı: Laleye.



Amsterdam, 1639. Yeni paraya boğulmuş bir şehir.  Ispanyolların fethinden 100 yıl sonra Amerika kıtalarının zenginlikleri ve ticareti Hollanda’yı dünyanın en zengini yaptı.

Deniz nakliyatında dünyanın yarısından fazlasına  egemen. Burada dünyadaki her yerden daha çok milyoner var. Avrupa’daki kişi başına düşen en yüksek geliri burada. Kumara aşıklar.



Bu heyecanlı kişilerden biri: Jan van Goyen (http://en.wikipedia.org/wiki/Jan_van_Goyen). Yoksul bir sanatçı, servet arıyor.



Türkiye’den ithal edilen en egzotik cinsleri sadece bazı soğanlara saldıran virüs sayesinde oluşuyor. Bu nedenle nadir ve yetiştirilmesi zor. Günümüzde bir lalenin fiyatı 50 cent civarı.

1636 Hollanda’sında nadir olduğundan ağırlıklarının 100 katı fiyatıyla satılıyor. Spekülasyon… Meyhane arkalarında tacirler sadece çiçek satmıyor, gelecek yılın hasatını da satıyor. Bu dünyanın ilk vadeli piyasası.

Kaısm 1636’da lale hisselerinin fiyatı 1 ay öncekinden 4 katı fiyatına çıktı. Goyen fırsatı gördü. Parasını geri alacağından emin. Bütün birikimini laleye yatırıyor.

Aralık ayına gelince de soğanları 1 ay öncesinden 10 katına çıkıyor. 12 Aralık’a gelince yine katlandı.
Layden yakınlarındaki bir mezatta bir hancının yetiliksiz 7 yetimi, bütün umutlarını ölmüş babalarının koleksiyonu olan lale soğanlarına bağladı.

1 saatte az bir sürede çocukların her biri, bu zanaatkarların bir yılda kazandıklarından 40 katı fazlasını kazandılar.Lale öksüzleri milyoner etti. 3 gün sonra  van Goyen, başkaları gibi daha çok lale hissesi alır.

Ocak 1637’de fiyat 2 katına daha çıkıyor. Birkaç akıllı yatırımcı hisselerini satmak istiyor. Derken 3 Şubat 1637’de Harlen’deki bir mezatta bazı lale soğanları satılmaz.

Düne kadar fiyatları 5000 güldeni bulan laleler için şimdi hiç kimse para vermek istemiyor. Servet kazanamaz ama resim yaparak borcunu öder Goyen. 1100’den fazla tablo ve 8 çizim yapmıştır. Hollanda’nın en büyük ressamlarından biri.

Hacılar’ın Amerika’ya Gelişi  ve Yerli Amerikalılarla Yaşamaları

Bir grup kökten dinci, Kuzey Amerika’ya gelir. Kendilerine “Hacılar” diyorlar. Hacılar içinde yaşadıkları toplumu reddediyorlar. Dini inançlarını istedikleri gibi yaşayacaklardı.

Hacılar yaşam mücadelesi vermeye başladılar. Sert New England kışı başlarken karaya çıktılar. Ürün alamıyorlar, aç kaldılar ve hastalandılar. Yola çıktılarında 102 kişiydiler. 6 ay sonra 50’si ölmüştü.



Hacıların yerleştikleri topraklar boş değildi. Abenakilere aittiler.
Hacılar arasında bir asker vardı: Myles Standish (http://en.wikipedia.org/wiki/Myles_Standish). Cesur, atılgan ve askeri bir lider.



Bu an 8 bin km ötedeki hacılarla yerli Amerikalar arasındaki ilk temasıydı. Yerliler onları kendi dillerinde selamlıyor.

Samoset (http://en.wikipedia.org/wiki/Samoset), Vabenakilerin şefi. Ingilizce’yi bu kıyıya daha önce gelenlerden öğrendi.



Samoset,  Plymouth’a ertesi gün Hacıların yanında başka bir savaşçıyla birlikte geldi: Squanto (http://en.wikipedia.org/wiki/Squanto). Diplomat, politikacı ve hacılara yeni dünyada nasıl yaşayacaklarını öğretecek.



Squanto Avrupa’da 1 yıl yaşamış. Ingiliz tüccarlar tarafından kaçırılmış. Ispanya’da köle olarak satılmıştı. Özgürlüğünü kazandı, Ingilizce’yi öğrendi ve çevirmenlik yaptı, Londra’ya gitti. Yurduna dönecek kadar para kazanınca geri döndü.

Hacıların yöneticisi William Breckfird, şöyle diyordu:
“Squanto Tanrı tarafından gönderildi. Çok özel bir armağan o. Ölene kadar yanımızdan ayrılmadı”.

Onlara halkının 1000 yıl yaşadığı yalıtılmışlık sırasında öğrendiği her şeyi öğrendi. Squanto onlara balık tutmayı ve balıkları gübre olarak kullanmayı öğretti. Bir de hayatlarında görmedikleri bir tohumu: Mısır.



Bugün bile Amerika’da en çok ekilen ürün. William şöyle söylüyor:
“100 dönüm kadar Mısır ektik. Kızılderelilerin usulüne göre artık da olsa hasat almak üzereyiz. Sağlığımız yerine geldi. Her şeyden bolca var”.

Bugün Amerikalıların %10’u bu öncü 50 adamın soyundan geliyor. 100 yıl içinde Avrupayla rekabet edecek büyük ticaret şehirleri kuruldu: Charleston, Baston, New York, Philadelphia.



Şeker’in Buluşu ve Afrika’daki Kölelik

Mısır tarımı devam ederken yeni bir mal dünyada fırtına gibi esiyor: Şeker.



Başka bir kıtanın kaderini değiştirecek: Afrika’nın. Bir kadın lider, savaşçı, bir kraçile, krallığı ve halkı için umutsuzca mücadele veriyor: Nzinga (http://en.wikipedia.org/wiki/Nzinga_of_Ndongo_and_Matamba), Orta Afrika’da mücadele veriyor.



Bugün Kuzey Angola’nın bir parçası. Kraliçe Nzinga, yetenekli bir stratejist güçlü bir lider. Karşısında muazzam bir düşman var: Portekizliler. Ülkesini geri istiyor. Halkını köleleştirecekler. Yeni dünyada Portekiz tarlalarına iş gücü gerekiyor. Çünkü bir ürün var, o da şeker. Günümüzde her yıl vücudumuzun yarı ağırlığı kadar şeker tüketiyoruz. Bir çok Afrikalı hükümdar gibi kraliçe de düşmanlarının ve savaş esirlerini Portekizlilere satıyordu. Artık Nzinga’nın halkını da köle olarak istiyordu.

Nzinga savaşa hazırlandı. Karşısında yalnızca Portekizliler değil, yeni müttefikliler de vardı. Nzinga’nın yanında kardeşleri Mukambu ve Kifunsi de var. Sayıları az. Kardeşleri esir alındı.



3 asırdan fazla sürede köle tüccarları 15 milyondan fazla insan kaçırdı. Yani Orta Afrika’nın büyük çoğunluğunu. Ancak Nzinga kaçmayı başardı. 20 yıl sonra ölene kadar olduğu yeri Portekizlilere vermeyecek kadar mücadele verecek. Görüşmeler yapacak, pazarlık edecek… Kölelik 250 yıl sonra yasaklanacak.



Orta Hindistan’daki Dünyanın En Zengin Adamı ve Tac Mahal

1631, Burhanpur Kalesi, Orta Hindistan. Dünyanın en zengin adamı burada. 3,6 milyon metrekarelik imparatorluğun üzerindeki gücünü sağlamlaştırmak için seferde: Şah Cihan.



Cengiz Han’ın soyundan gelmiş, 100 milyon kişiyi yönetiyor. Adının anlamı dünyanın hakimi. Bir tarihçi hazine binalarının birini şöyle anlatıyor:
“375 kg inci,  137,5 kg zümrüt, 3 gümüş taht, 100 altın ve gümüş iskemle, 100 bin adet gümüş tabak”.

Her yıl Hindistan’a 100 ton gümüş akıyor. Bu da bir tek kişiye ödenen milyonlarca vergi anlamına geliyor: Şah Cihan’a. Isyankar asılzade Han Cihan Ladi, baş kaldırdı.



Peşine düşüldü ve yakalandı. Şimdi bedelini ödeyecek. Imparator seferdeyken en sevgili karısı 14’üncü çocuklarını doğurdu. Kraliçenin adı Mümtaz Mahal (http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCmtaz_Mahal).



Sarayın mücevheri. Fakat hayatı tehlikede. Kan kaybından ölecek. Şah Cihan’ın gücü, serveti sevdiği kadını kurtarmaya yetmedi. Yas içindeki Şah, karısı için mezar ısmarlıyor. Mücevherler takılmış binlerce ton beyaz mermer, bugünün parasıyla 70 milyon dolarlık anıt oluşturuyor. Gümüşün gücüne adanmış anıt: Tac Mahal (http://tr.wikipedia.org/wiki/Tac_Mahal).



Sonraki 350 yılımızı ekonomik gücümüzü simgeleyen binalar yaparak geçireceğiz.

Yazan ve düzenleyen: Recep ŞERIT
Ek:
Doların simgesi burada anlatıldı.

Insanoğlu yaşamına yeni arzularıyla devam ederken yeni keşiflerle dünyayı geliştirmeye devam ediyor.

Keyifli okumalar,
Recep.





Mesaj 05.05.2014 02:18:39 tarihinde Rserit tarafından düzenlenmiştir.

Developer.